Sedef Hastalığı
Psoriasis yani Sedef hastalığı, keskin sınırlı, pullanan, kızarık kabarıklıklarla karakterize kronik bir deri hastalığıdır. Her yaş grubunda görülebilir ancak 16-22 ve 57-62 yaşları arasında iki pik yaptığı zaman vardır. Hastaların %75’inde hastalık 40 yaşından önce görülür.
Dünya genelinde yaklaşık %2 oranında görülmekle birlikte, Asya toplumlarında daha düşük oranda gözlenirken, Kafkas ve İskandinav popülasyonunda %11’e varan oranlarda görülebilmektedir.
Sedef hastalığının sebepleri ve hastalığı şiddetlendiren nedenler: Neden olarak genetik faktörler, çevresel faktörler ve immün mekanizmalar olmak üzere 3 önemli faktör rol oynamaktadır.
Genetik faktörler henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Yapılan araştırmalarda hastaların yaklaşık %35’inde pozitif aile öyküsü saptanmıştır. Her iki ebeveyninde sedef hastalığı olan bir hastada hayat boyu hastalığın gelişme riskinin %50 olduğu bulunmuştur. HLA-Cw6, sedef hastalığıyla ilişkili olduğu en çok bilinen hastalık genidir ve yapılan çalışmalarda Kafkas kökenlilerde Asya popülasyonundan daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Sedef hastalığının seyrini çevresel faktörler olarak enfeksiyon, bazı ilaçlar ve yaşam tarzı etkileyebilir.
Boğaz enfeksiyonu, sinüzit, idrar yolu enfeksiyonları gibi bakteriyel enfeksiyonların hastalığı şiddetlendirdiği bilinmektedir.
Aşılar da sedef hastalığını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Literatürde grip aşısı, BCG aşısı ve tetanoz-difteri aşısı sonrası sedef benzeri lezyonların geliştiğine dair bildirilen vakalar vardır.
İlaçlar da önceden var olan sedefin şiddetlenmesine veya ailede sedef öyküsü olmayan hastalarda ve yatkın bireylerde hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. En çok bildirilen ilaçlar β-blokerler, lityum, anti-sıtma ilaçları, interferonlar, imikimod, ACE inhibitörleri, terbinafin, tetrasiklin, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ve fibrat ilaçlarıdır
Sigara kullanımı da sedef hastalığını tetikleyebilir ya da daha da şiddetlendirebilir. Yapılan bir çalışmada sigara içme miktarı ve/veya süresi ile sedef hastalığı oluşumu arasında pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir.
Sedef ve alkol tüketimi arasındaki ilişki karmaşık ve çok faktörlü olmasına rağmen, alkol kullanımı hastalığın şiddetini artırmakta ve tedavi etkinliğinde azalma yapmaktadır.
Ayrıca stres ve obezite de sedef hastalığı ile yakından ilişkilidir.
Klinik Bulgular: Farklı tiplerde Sedef lezyonları bulunmaktadır.
- Plak tipi : En yaygın tipidir. Tipik olarak keskin sınırlı, pullanan kızarık kabarık plaklarla karakterizedir. Saçlı deri, gövde, kol ve bacakların arka yüzlerinde genellikle simetrik dağılım gösterir. Genital bölge de yaklaşık %45 oranında tutulmaktadır. Lezyonlar iyileştiğinde çoğu zaman yerlerinde beyaz veya kahverengi lekeler kalabilir. Kaşıntı gelişebilir. El ve ayak içi tutulduğunda deride yarılmalar, çatlamalar meydana gelebilir.
- Guttat tip: Daha çok çocuklarda ve ergenlik döneminde görülmektedir. Lezyonların çapı 2 ile 15 mm arasında daha küçük boyutlardadır. Hastaların yarısından fazlasında, yakın zamanda bir bakteriyel enfeksiyon geçirme öyküsü vardır. Aşı sonrası da gelişebilir.
- Eritrodermik tip: Vücudun yaklaşık %90’ı etkilenir. Yüksek ateş gibi sistemik semptomlar olabilir ve kaşıntı genellikle şiddetlidir. Hastalarda enfeksiyon, sepsis ve sıvı kaybına bağlı elektrolit bozukluğu gibi birçok komplikasyon gelişebilir.
- Püstüler tip: Kızarık zemin üzerinde iltihaplı sivilce benzeri döküntüler oluşur ama bu iltihapların içi farklı olarak sterildir. Gebelik, kortizonların veya diğer sistemik tedavilerin hızla kesilmesi, hipokalsemi ve enfeksiyonlar bu duruma neden olabilir.
Yaygın tipinde deri genellikle hassas ve ağrılıdır. Ateş, iştahsızlık, mide bulantısı, yorgunluk gibi deri dışı bulgularda genellikle eşlik etmektedir. Kan değerleri bozulabilir.
El ve ayaklarda da püstüller şeklinde görülebilir.
Bunların dışında sedef hastalığı koltuk altı, kasıklar, meme altı kıvrımlarını tuttuğunda kızarık plaklar şeklinde görülebilir.
Tırnak tutulumu: Tırnak tutulumu sedef hastalarının yaklaşık %10-50’sinde görülmektedir. Hastaların yaklaşık %1-5’inde ise sadece tek başına tırnak bulguları görülebilir. Tırnak üzerinde minik çukurlaşmalar, tırnakta beyaz renk değişikliği, kalınlaşma ve ufalanma izlenir.
Sedef hastalığına bağlı eklem tutulumu: Hastaların yaklaşık %10-30’unda görülmektedir ve hastaların yaklaşık %80’inde artrit bulguları gelişmeden önce deri bulguları gelişmektedir. En sık plak tip sedef hastalarına eşlik etmekle birlikte her klinik alt tipinde görülebilir. Hastaların yaklaşık %85’inde ise tırnak tutulumu bulguları bulunmaktadır.
Şiddetli artrit için risk faktörleri: erken yaşta başlangıç, kadın cinsiyet, genetik yatkınlık ve erken radyografik bulgulardır. Sedef artritin erken bulgusu önemlidir çünkü geri dönüşü olmayan eklem hasarına neden olabilmektedir.
Sedef artritli hastalarda eklem ağrısı, sabah sertliği, sırt ağrısı vb. semptomlar gelişmektedir.
Eklem tutulumu el, ayak parmak eklemleri , omurga ve sakroiliak eklemlerde görülmektedir.
Ayrıca sedef hastalarında kalp ve damar hastalıkları, hpertansiyon, kanser, diyabet, metabolik ve bazı otoimmün hastalıkların daha yüksek oranda görüldüğü tespit edilmiştir.
Tedavi: Günümüzde sedef tedavisinde topikal tedavi, fototerapi, sistemik tedavi ve biyolojik ajanlar olmak üzere çok çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Hangi tedavi seçeneğinin kullanılacağı ise çeşitli faktörlere bağlı olarak belirlenir.
Bu faktörler: Hastalığın şiddeti, hastaya eşlik eden diğer sağlık sorunları, hastanın daha önce almış olduğu tedavilere yanıtı ve tedavi maliyeti gibi faktörlerdir.
Topikal Tedavi: Hafif ve sınırlı lezyonların olduğu hastalarda genellikle topikal tedaviler tercih edilmektedir. Ayrıca sistemik tedaviler kullanıldığı zaman topikal tedaviler ile birlikte kombine edilmesi de önerilmektedir.
Fototerapi: Topikal tedaviye yanıt alınamayan, topikal tedavi yan etkileri gözlenen ya da topikal tedavi uygulanması lezyon yaygınlığı nedeniyle uygun olmayan hastalarda, fototerapi yan etki ve kontrendikasyonları dikkate alınarak uygulanan bir tedavi seçeneğidir. Fototerapi tedavi planlanan hastalarda tedavi devamına uyum sağlayacak hastalar olmasına dikkat edilmelidir
Sistemik Tedavi: Topikal tedavi ve fototrepiye yanıt vermeyen ciddi, tedaviye dirençli, orta-şiddetli sedef hastalığı ve eklem tutulumunda tercih edilmektedir.
Her cilt kişiye özeldir. Bu nedenle kişinin ihtiyaç duyduğu sağlık çözümlerini ve tıbbi desteği ona özel bir tedavi anlayışıyla vermek oldukça önemlidir. Uzm. Dr. Pınar Koç, dermatolojik rahatsızlıklarla ile ilgilenmekle beraber özellikle estetik ve kozmetik dermatoloji, dermatolojide lazer uygulamaları ve saç hastalıklarıyla da ilgilenmektedir. Detaylı bilgi ve danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.