Akne
Akne Nedir?
Akne kıl folikülü ve buna bağlı yağ bezlerinin inflamasyonu sonucu oluşan, siyah nokta, kızarık veya iltihaplı sivilceler veya kistler ile seyreden, iyileşirken bazen iz bırakabilen kronik bir hastalıktır.
En sık yerleşim yerleri yüz, omuz, sırtın üst kısmı, ense ve göğsün ön bölgesidir. Ancak bir veya birkaç bölge aynı anda tutulabilir.
Genellikle ergenlik döneminde görülmesine rağmen her yaşta görülebilir.
Akne oluşum nedenleri:
- Böbrek üstü bezi veya yumurtalık kökenli sivilceye neden olan androjen hormonlarına aşırı duyarlılık
- Yağ bezi salgısı yani sebum artışı
- Foliküllerde ki akneye sebep olan mikroorganizmaların artışı
- Folikül keratinizasyonunda bozulma
Genetik faktörler ve diyet: Genetik yatkınlık ve beslenme şekli akne gelişimini etkilemektedir. Yüzdeki yağlanma yani Sebum, aknenin alevi olarak kabul edilir. Ergenlik döneminde akne, önce ciltte yağlanma artışıyla başlamaktadır. Sebum salgısı azaldığında ise akne oluşmamaktadır.
Ciltteki yağ bezlerinin sayısı, boyutu ve aktivitesi ise kalıtsaldır. Aile hikayesi olan hastalarda daha erken başlangıç ve daha şiddetli seyir görülebilmektedir.
Diyet ve akne arasındaki ilişki: Bu ilişki zaman içerimde yapılan araştırmalarla yavaş yavaş açıklığa kavuşturulmaktadır. Çalışmalar süt ve süt ürünleriyle glisemik indeksi yüksek gıdaların akneyi tetiklediğini ortaya koymuştur. Kas gelişimi için kullanılan protein tozu ve peynir altı suyu proteini de büyüme faktörlerini yüksek oranda içerdiği için akneyi tetiklemektedir. B12 vitamini takviyesi ise deri florasını değiştirmek yoluyla akneyi tetikleyebilir.
Akne hastalığında aşırı süt ve süt ürünlerinin yanı sıra, şeker, yağ ve karbonhidrat gibi glisemik indeksi yüksek gıdaların fazla tüketiminden kaçınmak ve sağlıklı beslenmek oldukça önemlidir.
Akne ve ilişkili hastalıklar: Akne ile ilişkili en yaygın hastalık akne, obezite, erkek tipi kıllanma, adet düzensizliği ve glikoz intoleransı ile karakterize olan polikistik over sendromudur (PKOS).
Konjenital adrenal hiperplazi (yani böbrek üstü bezi büyümesi veya tümörleri ) de akne ile ilişkili olup bu durumda artan hormonlar derideki yağ bezlerinin büyümesine sebep olup, yağ salgısını artırarak hem aknenin erken yaşlarda başlamasına hem de daha şiddetli olmasına neden olmaktadır.
Aknede düşünülecek diğer bir hastalıkta kanda kortizon yükselmesine neden olan Cushing sendromudur.
Akne hastalarında hangi durumlarda hormon tetkikleri istenmeli:
- Aniden ortaya çıkan çok hızlı başlangıç
- Tedaviye direnç
- 1-7 yaş arası çocuklarda akne görülmesi
- İleri yaşlarda yani erişkin dönemde akne başlangıcı
- Eşlik eden kız çocuklarında erkesi değişiklikler (kızlarda erkeksi görünüm, ses kalınlaşması, erkek tipi saç dökülmesi
- Akneye eşlik eden adet düzensizliği
- Yoğun kıllanma artışı
Bu bulgulardan herhangi biri hastalarda mevcutsa mutlaka hormon tetkikleri istenmelidir.
Hormon tetkikleri adetin 3 ile 5 günü arası yapılmalıdır. Eğer doğum kontrol ilacı kullanılıyorsa bu ilaçlar altta yatan hormon bozukluğunu maskeleyebildiği için kan testi ilaç kesildikten 4 hafta sonra yapılmalıdır.
Aknede görülen deri bulguları nelerdir?
- Çoğu hastada bu lezyonlardan bir kaçı bulunurken bazı hastalarda ise tamamı bulunabilir.
- Deride yağlanmada artışı
- Kapalı komedon olarak adlandırılan siyah noktalar. Bu siyah noktalar düzenli olarak temizlendiğinde akne oluşumu azalmaktadır.
- Deri renginde, toplu iğne başı büyüklüğünde, deriden kabarık kapalı yağ butoncukları (kapalı komedon).
- İltihaplı, kızarık sivilceler.
- İyileşirken iz bırakabilen kist ve nodüller.
- Akne lezyonları iyileşirken bıraktıkları kızarıklıklar , kahverengi lekeler, kabarıklıklar veya çukurlar.
Ergenlik dönemi aknesinden başka farklı akne çeşitleri de bulunmaktadır.
Yenidoğan aknesi: Bebeklerde 2 haftalık iken başlar, 3 aylık iken geriler. Bu akne çeşidine gebelik döneminde anneden geçen hormonlar neden olmaktadır.
Bebeklik çağı aknesi: Doğumdan sonra 3-6 aylıkken başlar, 1-2 yıl içinde geriler. Kız çocuklarına göre erkek bebeklerde daha sık görülür ve sebep yumurtalık kaynaklı hormon üretimidir. Bu bebeklerde ileride akne oluşumu oranı daha yüksektir.
Orta çocukluk çağı aknesi: Aknenin endokrin hastalıklar açısından en tehlikeli olduğu gruptur. Çocukluk çağında (1-7 yaş arasında) böbrek üstü ve yumurtalık bezlerinden henüz hormon üretimi henüz başlamamıştır. Ergenlik öncesi eğer artış varsa bu patolojik kabul edilmektedir. Bu nedenle 1-7 yaş arasında aknesi olan ve diğer ergenlik bulguları olan tüm çocuklar pediatrik endokrinoloğa yönlendirilmelidir.
Erişkin akne: 25 yaşından sonra ortaya çıkan akneye erişkin akne denilmektedir. Sıklıkla kadınlarda görülür. En sık çene bölgesi ve yanaklar etkilenmektedir. Adet düzensizliği ve hastaların %30’undan fazlasında tüylenme artışı ve erkek tipi saç dökülmesi bulunmaktadır. Genellikle hafif ve orta şiddetli olsa da sık sık tekrarlayabilmektedir. Sigara ile ilişkisi sıklıkla bulunmaktadır. Siyah noktalar sık görülür, iyileşirken kahverengi lekeler ve çukurlar bırakmaya eğilimlidir. Bu kişiler hormonal parametreleri normal olsa bile spironalakton gibi hormonal tedavilerden ve düşük doz Roacutane tedavisinden fayda görmektedir.
Kozmetik aknesi: Kozmetik aknesi cilt tipine uygun olmayan yoğun ve yağlı ürünlerin uzun süre kullanımı sonucu gelişmektedir. Hastanın günlük kullandığı makyaj malzemeleri, nemlendirici, güneşten koruyucular ve yağlar mutlaka sorgulanmalıdır. Mümkünse tüm ürünler tedavi süresince kesilmeli sonrasında ise eğer kullanılacaksa mümkün olan en az sayıda ve cilt tipine uygun ürünler tercih edilmelidir.
Mekanik akne: Tekrarlayan mikro travmalar veya basınca bağlı yağ bezlerinin tıkanması sonucu gelişir. Boyun bölgesi veya yüzüyle sürekli oynayan ya da kahkül kullanan hastaların alnında gelişen akneler bunlara örnektir.
Ekskoriye akne : Özellikle psikolojik hastalığı olan genç kadınlarda görülen kaşıma ile deriyi tırnaklarla kazıma şeklinde oluşan yara şeklinde görülen aknelerdir. Hasta her kabuk oluştuğunda yolduğu için zamanla yüzde derin izler ve lekeler oluşur. Hastalara akne tedavisinin yanı sıra psikolojik destekte mutlaka önerilmelidir.
Ayrıca pomad bazlı ürünlerin deri ya da saçlı deride kullanımı, endüstriyel yağlar ve klor teması, lityum, kortizonlu ilaçlar ve kremler, B vitaminleri gibi ilaçların kullanımı da akne oluşumuna neden olmaktadır.
Akne tedavisi ve bakımı:
Akne tedavisi aknenin şiddeti, nedenleri ve yaşa göre değişmektedir. Aknede dermokozmetiklerle deri bakımı çok önemlidir. Hastalarda hem tedavi sürecini hızlandırır, hem de topikal tedavilere toleransı artırır.
Deri temizliği: Temizlik için kurutucu özelliği yüksek olmayan sindet, jel veya köpükler önerilmektedir. Temizleme günde 1 veya ihtiyaç halinde 2 kez, nazikçe yapılmalı, daha sık sayıda ve sert şekilde deri temizliğinden ve akne lezyonlarını tahriş etmekten kaçınılmalıdır.
Deriyi nemlendirme: Deri bariyerini onarmak için yağsız, gözenekleri tıkamayan nemlendiriciler kullanılmalıdır.
Güneş kremi seçimi: Hem akne sonrası hem de kullanılan tedaviler sırasında leke oluşumunu önlemek için yağsız güneşten koruyucular önerilmektedir.
Cilt bakımı: Yüzünde siyah noktalar veya kapalı küçük yağ bezeleri yoğun olan hastalara düzenli aralıklarla, akneli ciltlere uygun cilt bakımı yapılması tedavinin etkinliğini artırmak için önerilmektedir. Çünkü temizlenmeyen siyah noktalar ve yağ bezeleri zaman içerisinde yeni akne oluşumuna neden olmaktadır. Yapılan bakımlar mutlaka cilt tipine uygun olmalı ve bir doktor kontrolünde olmalıdır.
İlaç tedavileri: Tüm akne tedavileri konusunda uzman dermatolog doktorlar tarafından yapılmaktadır.
Hafif akne hastalığında çeşitli akne bakımları ve akne tedavisinde kullanılan kremler önerilirken, akne şiddeti arttıkça sistemik antibiyotikler ve A vitamini türevi sistemik ilaçlara ihtiyaç duyulmaktadır.
İltihaplı aknelerin yoğun olduğu dönemlerde sistemik veya topikal antibiyotik içeren akne ilaçları kullanılsa da, iz bırakan büyük kistik akneler de bu tedavi yetersiz kalmaktadır.
İz bırakan kistik aknelerde, ileride daha fazla iz oluşumunu engellemek için Roacutane benzeri sistemik tedavi başlamak en doğru seçenektir. Dermatoloji uzmanları takibinde, uygun hastada ve uygun dozlarda kullanıldığında oldukça etkili sonuçlar elde edilmektedir. Bu tedavi seçeneği uzun yıllardır güvenle kistik yapıda olan akne türlerinde güvenle kullanılmaktadır.
Her cilt kişiye özeldir. Bu nedenle kişinin ihtiyaç duyduğu sağlık çözümlerini ve tıbbi desteği ona özel bir tedavi anlayışıyla vermek oldukça önemlidir. Uzm. Dr. Pınar Koç, dermatolojik rahatsızlıklarla ile ilgilenmekle beraber özellikle estetik ve kozmetik dermatoloji, dermatolojide lazer uygulamaları ve saç hastalıklarıyla da ilgilenmektedir. Detaylı bilgi ve danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.